8 Ocak 2012 Pazar

Bazı arkadaşlarımı ergenliklerinden hiç çıkamadıkları için suçladım...  O öfkeden, o varoluşsal hüznün tuzağından kurtulamamalarından, öfkelerinden arınamamaları, o pis nefreti bertaraf edememeleri, O Şey'den uzak duramadıklarından dolayı... İlgi isterdi o zavallılar, başka bişey değil.. İlginin sadece verdikleri kadarını... İstemesinler, alışsınlar, bu ağdalı duygusallıktan kurtulsunlar isterdim.
Naifliklerini, oyunsuzluklarını, insanlığa inanışlarını, pür ve katıksız masumiyetlerini koruyan o zavallıların en saklanmış, en kendini başka göstermeye çalışanı benmişim. Ne sanmışsam....
Bir de baktım ki....
Yine 16lık bebek suratımla baktım ki aynaya;
Bazı şeyler değişmemeli..
Hem de hiç,
Yoksa kendimi anlamam imkansız olur....
Bazılarımız, bu rolden erken ayrılır; çünkü; zam ister...

Ain't it fun when you're always on the run?
Ain't it fun when your friends despise what you've become?
Ain't it fun when you get so high, well that you just can't come?
Ain't it fun when you know that you're gonna die young?
It's such fun, such fun, such fun
Such fun, such fun, such fun
Such fun, fun, such fun, such
Ain't it fun when you're taking care of number one?
And ain't it fun when you feel like you just gotta get a gun?
Ain't it fun when you just can't seem to find your tongue?
'Cause you stuck it too deep into something that really stung
It's such fun
Well, so you come up to me and spit right in my face
I didn't even feel it, it was such a disgrace
I punched my fist right through the glass
But you didn't feel it cos' it happened so fast
Such fun, such fun, such fun
Such fun, such fun, such fun, fun
Such fun, such fun, such fun
Such fun, such fun, such
Ain't it fun when you tell her he's just a cunt?
And ain't it fun when he splits and leaves you on the run?
Well, ain't it fun when you broken up every band that you ever begun?
Ain't it fun when you know that you're gonna die young?
It's such fun, such fun, such fun, such fun
Such fun, such fun, such fun
Such fun, such fun, such fun
Such fun, such fun, such fun
dinle


parçanın adını odamın duvarına karakalem karalıyorum.. annem, sözlükten baksa da "ain't"in anlamını anlayıp da maksadımı çözemeyecek... koca bir medusa kafasının karakalem karalamasının hemen üstünde yazı... çok masum, çok öfkeliyim... hiçbir yer benim değil... hiç bir yer... yersiz varoluşum; ifadelerim, anlatımım, sözlerim, ah be dinelesene ben burdayım, herşeyim, öyle yersiz ki, keşke iki metrekarem olsa bu dünyada, bari ağaç olabilseydim, ağaç...belki mezar olurum, mezar.

2 yorum:

varol döken dedi ki...

yazar burada ergenlere bir şarkıyla mı seslenmiş anlamadım? zira en son ingilizce terennüm edebildiğim şarkı have u seen the muffin man the muffin man have u seen the muffin man who lives on drury lane oldu. hala o poğaçacı abiyi bekliyor onun yerine izmir'in abartılmış boktan tadı boyoz yiyorum. ve evet yazar hanım tüm hemingway tecrübemle ekliyorum ki ergenler must die:)

Hich dedi ki...

:D offf.. bu yazıyı anlamayanların listesi pek kabarık varol beyb... sarhoştum canım yazdıımda, bildiin zil zurna... adeta bir ergendim... salya sümük:D çok zevkliydi ama..ahahah, bi odaya kilitledim kendimi böyle canavar gibi açtım gecenin köründe bu parçayı falan, ah.. :)