23 Nisan 2009 Perşembe

reçel


sıcak su dolu küvet yalnızlığımı alıyor. birisine dokunmak istediğimde içine giriyorum, su bana dokunuyor. içine bir parça güneş pırıltısı girse mutlu bile olabilirim... kristal bir pencereden yansısa ışık, suya düşse; kırılsa kırılsa suyun içinde, suyun ruhu olsa; bana hem dokunsa hem okşasa diyorum... ama banyom karanlık, mutlu olunacak her yeri karartmışlar bu ülkede.... yine de küvetin sıcak kucağına oturuyorum. sabun kokuyor. onun boynu gibi. neden iki boynu yok? neden iki gözüm iki kulağım var da iki kalbim yok? kurulanıp çıkıyorum, kara kara düşünecek değilim ya...

Salonda, gümüş bir vazoda kırmızı kadife güller var. arsızca açmış, vazodan taşmışlar, yakında ölecekler besbelli. yapraklarını koparıyorum, reçel yapmak için. sonra vazgeçiyorum, kaldırıp koyuyorum bir kenara. "reçelle mi uğraşacağım şimdi" diyorum yüksek sesle.

banyoyu tekrar dolduruyorum; bu kez greyfurt koksun. derim yüzülecek yakında. bir kez daha oturuyorum kucağına. biraz uyuyorum sanırım. su soğumuş. sıcak suyu açıyorum. su ısınırken gül yapraklarını getirip atıyorum suya, sonra da kendimi. yapraklar soluyor, dibe çöküyor... öylece oturup, olanı biteni izliyorum... su tekrar soğuyor... of.. defolup çıkıyorum banyodan, kendimi hapsedecek değilim ya...

dışarıda yağmur yağıyor. pencereden kafamı uzatıp karşı binadaki komşuları gözetliyorum. çoğu televizyon seyrediyor. bir kadın mutfakta bir şey rendeliyor, kan ter içinde. iki çocuk odalarında birbirlerine yeşil bir top fırlatıp, gülüşüyor. kel bir adam penceresini kapatırken bana bakıyor, ben de ona bakıyorum. gözlerimi kaçıracak değilim ya... adam perdesini çekiyor, ben tepeme yağan yağmurun serinliğiyle ürperiyorum.

hava kararmaya başlıyor. sırılsıklam bir gün geçiyor. saçlarımı kurutuyorum, vuuuuu... aynada yüzüme bakmaya zorluyorum kendimi, gözlerimi kaçıracak değilim çünkü. üçüncü kez giyinip kremleniyorum. odama kapanıyorum, gök gürüldüyor, akşam oldu, tatil bitti, artık uyuyabilirim. uyuyabilirsem. kafam çok karışık tanrım, bugün beni dikkate alma.

gül reçeli olduğumu zannediyorum. gözlerim yanıyor, yutkunamıyorum. gül reçelleri ne çileliymiş meğer. bir kavanozdaymışım, kaşık kaşık yiyor iki çocuk beni, gülüşüyorlar. uyanmak istiyorum, uyanabilirsem. of.

Fotoğraflar: Hich

1 yorum:

Elma Lekesi dedi ki...

"...tanrım, bugün beni dikkate alma." ha? :D