23 Temmuz 2010 Cuma

ceza

Götü yese kendini şuracıkta jülyen doğrardı ama o alt dudağını kemirmekle yetiniyordu. Yeni sevgilisini o uzun bacaklı kızılla dildile gördüğümüzden beri ancak iki saat olmuştu.

"Midemi" dedi, "rahatlatmak için bütün zamanların en büyük uyuşturucusuna ihtiyacım var. Söylemeye utanıyorum ama tek çare aşk...."

Tükürükler saçarak gülmüşüm. Hayır ama; bu kadar da belli etmemeliydim küçümseyişimi. Yoksa ağlamaya başlardı yine salak karı. Şimdi de tırnaklarını dişlemeye başlamıştı. Votka bardağını bir tam tur döndürüp kalanını kafama diktikten sonra kibarcık sesimle sordum: "Poliamorik olabilir misin?"

"Umarım değilimdir" dedi, "homoseksüel olmayı tercih ederdim, en azından onların iyi kötü kabul görüyor ilişkileri."

"Tıh" diye gülümüşüm bu kez de. Kabul etmese de öyleydi; yıllardır tanırdırdım. Ne büyük zavallılıktı şunun hali..Her gece birinin koynunda başkasını düşünerek uyuyacaktı. Hep uzanacak hiç tutamayacaktı. Hiç yola gelmeyecekti. Yalanlardan ağzı kokuyordu.

"Peter, evini bilemeyen kızları anlatırdı." dedim, "birisi kendi kız arkadaşıymış; evi nerde bilmezmiş. Belki kendisinin kaptığı HIV yüzünden kızcağız o hale gelmişti. Düşünsene on senelik sevgilin AIDS, tesadüfen sende birşey yok. İnsan panik olup çıldırabilir pek tabi. Senin böyle bir travman olabilir mi acaba?"

Derin bir nefes aldı, tıslayarak "bende travma çok dostum" dedi en arabesk tavırlarıyla, sigarasının dumanını uzun uzun üfleyerek. "anlamıyorum" dedi. " daha ne isteyebilir ki bir erkek. Özgür bırakırım, dostluk ederim, eğlenceliyim, gencim, güzelim, emmeye de gelirim gömmeye de."
Bir uzun duman daha.
"Acaba hissediyor olabilirler mi? Yani hep kendilerinden başkalarının da olduğunu hayatımda."

"Belki" dedim. Orospu, sen yaparken iyi, herifler yapınca dünyanın en erdemli ama en talihsiz kadınını oynarsın...

"Belki de"

Pipeti dişlerinin arasına sıkıştırıp, düşüncelere daldı. Gözleri ne güzeldi. Kenarlarında bir iki ince çizgi peydah olmuştu. Söylesem mi? Sonra, belki, birara.

Hayatımdan çıkmasına çok uğraşmıştım. Telefon numaramı değiştirmiş, ev arkadaşımı ve evimi değiştirmiş, gittiği yerlere gitmemiş, yine de karşılaşırsak uzunca bir dönem terslemiştim. Ama ne yaptı etti, kapıdan kovsam bacadan girdi, aklımı çelip tekrar eski dost düşman olmaz kontenjanından günlük rutinimin bir parçası olmayı becerdi. Her akşam iş çıkışı bu kokoş bara gelir, birer birşey içeriz, onun eve attıklarını ve yatak hikayelerini dinlerim.

Aslında itiraf edeyim ilginç bir hayatı var. Hele benim zavallı hayatıma bakınca. Her erkek ona yeni bir yaşam veriyor, yeni yerler, yeni tarzlar, yeni zevkler. Doktorlardan sağlığa, mimarlardan, ressamlardan sanata, yöneticilerden insana dair bilgiler topluyor. Müzisyenler sayesinde sıkı bir arşivi oldu. Bir keresinde beraber olduğu yaşı geçkin bir şarap eksperi ile Doğu Avrupa'da bir şarap turuna çıkmışlardı. Bir kere de şu AKUT'taki herifle zirve tırmanışı için İran'ın bir dağına yollanmıştı. Belki bir araba kitap okusa bu kadar çok şey öğrenemezdi yaşama dair. Zaten okuyamazdı da. Onun için yaşamak erkeklerin kollarından yapılmış bir beşikte sallanmaktı.

Gözlerine baktım tekrar. Sonra göğüslerine, göğüs çatalına, beyaz, pürüzsüz gerdanına. Canını acıtmak istedim. Ne vardı sanki böyle hovarda olacak. Herkes gibi olsa nolurdu. Ama olur mu? Bizimki sahnelerin yıldızıydı. İllaki sarı saçları, boyalı tırnakları parıldamalı, kirpiklerini çırparak attığı 5 nolu bakışı ile yürekleri yakmalıydı. Bütün ışıklar her zaman ona çevrilmiş olmalıydı. Aklı çıkardı rolünün çalınmasından. Belki o yüzden benim etrafında olmamı bu kadar istiyordu. Güzelliğinin altını çizmek için kendisine kısa boyum, tombul popom, çirkin yüzümle kontrast oluşturmalıydım. Beni yaşantısı ve güzelliğiyle ezmek istiyordu belki de. Bende şimdi onun canını yakmak istiyordum.

"Kız taş gibiydi ama. Sezarın hakkı sezara"

Kaşlarını kaldırıp suratıma bön bön baktı. Bakışlarını umursamazca içkisine çevirdi. Orospunun derisi eşşek derisiydi sanki. Ne söylesen etkilenmez, aşktan başka hiçbirşey onu yaralayamazdı.

"E tabi sen de bu ara biraz saldın. Baksana gözlerinin kenarları falan kırışmış kızım"

Yine aldırış etmedi. Gerçekten hiç umursamadı! Kaltak kesin telefon defterini ezberinden geçiriyordur, bu akşam kiminle uyuyacağına karar vermek için. Yine gider kronun tekiyle yatar, sırf iyi sikiyor diye.

Saate baktım, onbire geliyordu. "Hadi gidelim" dedim. "Seni eve bırakayım"

Kalktık düştük yola. Evi uzaktı, şehrin dışında. Radyoda "Anything for love" çalıyordu, Meat Loaf... Ne eski parçalar çalıyorlardı. Ortaokul günlerim geldi aklıma. Gülümsedim. Ne vahşi bir ergendim.


















Direksiyonu sola çevirip başka bir yola girdim. Bizikimki dünyadan bir haber cep telefonuna dalmıştı. Bir iki kilometre sonra yolun sağında bir koruluk vardı. Arabayı çekip, "hadi gel" dedim. "Sana iyi gelecek birşey var bende".

"Neymiş o?" dedi şaşırarak.

"Şu koruluğun arkasına bir satıcının gecekondusu var. Biraz kokain alacağım. Sonra da bir güzel partileriz."

Gözleri parladı. Artık hiçbir kroyu aramak zorunda değildi. Peşimden geldi. Koruluğun içine doğru yürüdük. Düşmemek için önüne cep telefonunun ışığını tutuyordu.

İyice karanlık bir yere geldiğimizde "Sen bekle ben hemen alıp geleceğim" dedim. Mızırdandı. "Korkma" dedim "çok kısa sürecek, şurası zaten. Yürüme bu topuklarla"

Bir süre ortadan kayboldum, ağaçların arasında oyalandım. Geri döndüğümde haftasonundan kalan kokaini cebimden çıkarıp uzattım. "Hadi" dedim. "Yapalım bir round".

Heyecanla burnunu çekti. Yuvarladığı 10 tl ile paketin içinden hemen koca bir parça aldı.

"Çişim geldi" dedim, "Çok karanlık, telefonunu ver de şu ileri gidip işeyeyim. Hemen dönerim"

Telefonunu aldım. Sık ağaçların içinden arabaya doğru yürüdüm. Bir "oh" sesi duydum arkamda; kafası gelmişti herhalde. Motoru çalıştırıp yola çıktığımda Enrique Iglesias- Love to see you cry çalıyordu:

"I don't know why, why
But I love to see you cry
I don't know why, why
It just makes me feel alive"

2 yorum:

elatarisi dedi ki...

gugır amcadan görsel ararken denk geldim yazılarınıza, ne hikmetse takip etmeye başlamışım, iyi etmişim ama sanki, ha banane bundan diyebilirsiniz bişey yazmam gerek gibi geldi birden.

Hich dedi ki...

:) teşekkürler kopek.. bende sizi izler şimdi ;)