11 Ekim 2010 Pazartesi

straight ahead

İçi kokmuş tulum kafalı, ezik toplumun geviş getiren ağzına verecek, kör gözlerini zorla açacak, o neandertal, dar alınlarını karışlayacak bir komünite varsa o da gay komünitesidir herhalde... Bugün, hayatımda ilk kez katıldığım bir gay yürüyüşü ve festivalinde iyice anladım, varlıklarının kerametlerinin neler olabileceğini...

Heteroseksüel birisi olarak gay haklarını savunmam ne kadar anlamlı olur bilmiyorum ama bence biraz daha yer açmak lazım bu üçüncü türe... En başta eğitim, sağlık gibi temel haklarını sosyal linçlere fırsat vermeden sağlamak, sonra da diğer haklarını; evlenmek mi istiyorlar, çocuk mu, çoluk mu vermek zorundayız, çünkü onlar zihinsel evrimimize gerek...*

Zira, toplumun major çokluğu olarak biz straight'ler** bir delinin örf-adet kuyusuna attığı bir taşla yüzyıllarca oyalanabilir, bir diktatörün peşinden sürüklenip aç-susuz kalabilir, bir din liderinin çizdiği tanrıdan ötesini aramaya gerek duymayabiliriz. Kadınlar ve erkekler olarak kendi maskaralıklarımızı anlata anlata bitiremez, sonra da gaylere palyaço görmüş gibi bakarız.

Belki biraz tabularımızı, adanmış hayatlarımıza olan bağlarımızı, o çok kutsal, pek ulvi değerlerimizi biraz eleştirsek bu kadar yosun tutmaz, paslanmazdık toplum olarak... İşte burada bu üçharfliler :) yargılayalım, korkalım yada sevelim, bizi başka türlü görmeye; bildiklerimizden, alıştıklarımızdan, öğrettiklerimizden ötesini GÖRMEYE mecbur bırakıyor. "Ben varım, işte burda, ister beğen ister beğenme... "

Davalarının "yüksek sesi" kulaklarımızı tıkamaya pek fırsat tanımadığı için de ske ske görüyoruz farklı olanı.. "Farklı olan" tek ırktan değil, her ırktan; tek dinden değil her dinden; bir yerden değil her memleketten gelip kendini burnumuzun dibine soktuğundan, ironiktir ki bu defa, ayrımcılığa düşkün insanoğlu, kendi türünün bu çeşidini kabul etmek zorunda kalacak. Yarı parçasını yıkımcı ilan etmiş bir insan evladı olarak burada göbeğimi kaşıyarak gülmek zorundayım, izninizle... FARK'tan bu kadar korkmasaydınız, evriminizde yüksek zekaya, eğitilmiş zihne, entelektüel fikre, sanata, sınırsız aşka ve paylaşıma eğilim gösterirdiniz de allah korusun, insanlığa bir nebze faydanız olurdu. Korktunuz, şimdi fark karşınızda yeseniz de yemeseniz de...

Türkiye'de çok fazla gay tanımıyorum. Türkiye'de, şu anda bulunduğum ülkedeki toplumun bu konudaki açıklığına ne zaman yaklaşılır, onu da bilmiyorum. Bildiğim, şeriat gelip hepimizi gay, straight ayırmadan fareler gibi kaçıştırmazsa, Türkiye'deki uykucu ve şakşakçı halkın burnunun dibinde gökkuşağı bayraklarının çok yakında sallanmasının, vatana millete hayırlı, uğurlu ve uyarıcı olacağıdır -şöyle temiz bir amfetamin kafası yaşatmalarını bekliyorum kendilerinden... Belki yazdıklarımın davalarına bir yardımı dokunmaz, ama bilinmelidir ki aslında onlar davalarını kazanırsa, bu insanoğlunun zaferidir: çünkü bu, bin yılların sersemliğinden uyanış ve farklı olanı yürekli bir kucaklayışla açılan yeni algılar getirecektir...



*:Peki, fizyolojik evrimimizi nasıl etkiliyorlar? Başka bir tartışmanın konusu ama çıkarımlarım bana bir sorun olmadığını söylüyor...
**:düz, heteroseksüel

RESİM: Festival alanı girişinde hıristiyan bir grup gaylere, kürtaja ve islama karşıt söylevler çekip bir anti-gösteri yapıyordu. Teyzem de (!) şıngır mıngır önlerinde dans ediyordu.. işte tam da bunu demek istiyorum... Daha fazla resim.

1 yorum:

. dedi ki...

çok katılıyorum. "yok sayılanlar"ın varlıkları kabul görmeden değişim gerçekleşmeyecek.